20 Temmuz 2015 Pazartesi

BOĞAZ TURU TEKNESİ OLDU Bİ TAKSİ




2004 yılının sıcak bir ağustos günü can sıkıntısından çocukluk arkadaşım Cüneyt'i aradım ve onunla evimizin önünde buluştuk. Daha sonra neler yapabileceğimiz hakkında konuşurken Ortaköy'e gidelim mi? konusu açıldı ve o fikirde mutabık kalarak önce otobüs ile Beşiktaş'a sonra da Ortaköy' e geçtik. Ortaköy her zamanki gibi cıvıl cıvıl ve renkliydi. Bir süre oralarda dolaştıktan sonra Cüneyt ile oturduk bir şeyler yedik içtik ve havadan sudan sohbet ettik. O yıl Cüneyt askerden yeni gelmişti ve bir süre askerlik anılarını bana anlattıktan sonra yerimizden kalktık ve Ortaköy Camisinin yanındaki iskeleye doğru yürüdük. 

Orada her zamanki gibi boğaz turu tekneleri anonsları kulakları tırmalıyordu. Cüneyt Boğaz turu yapalım mı? Şeklindeki teklifine ben de onay verdim ve ücretlerimizi ödeyerek tekneye bindik. O yıllarda Rumelihisaristü'nde ikamet ediyordum. Ortaköy'den kalkan tekneler Rumelihisarı' ndan manevra yaparak geriye dönüyorlardı. İşin gerçeği tekrar Ortaköy'e gidip Oradan Beşiktaş ve sonra da Rumelihisarüstü otobüslerine binip eve gitmek hem gereksiz zaman kaybı hem de boş yere masraf olduğunu düşündüm. Aklıma bir fikir gelmişti. Cüneyt'e dönerek dedim ki; sen kaptanın odasına çık ve de ki Rumelihisarı'ndan manevra yapacağı sırada kıyıya yakın geçsin ve biz de tekneden yola atlayalım.

Cüneyt'in de bu fikir kafasına yatsa da Mesut koskoca tekne bizim için neden böyle bir şey yapsın şeklinde bir ifade ile kaptanın üst katta bulunan odasına çıktı. Aradan bir süre geçti ve Cüneyt yanıma geldi. Ne oldu? Şeklindeki soruma karşılık kendisi kaptanın bu olaya sıcak bakmadığını ve teklifi reddettiğini söyledi. Ben de Cüneyt bir de ben deneyim dedim.  Boşuna gitme kabul etmez dedi. Ben onun bu sözüne aldırmayarak üst katta bulunan kaptan odasına girdim. İçeri girdiğimde kaptanın 50-55 yaşlarında kır saçlı biri olduğunu gördüm.

Ve kendisine kaptan biliyorum sizin için biraz garip bir istek az önce bana acil bir telefon geldi ve bir ihaleye yetişmem lazım ve bu olay hayat memat meselesidir. Rumelihisarı'na geldiğinizde sizden ricam kıyıya yakın bir bölgeden tekneyi manevra yaparsanız biz de arkadaşım ile yola atlayabiliriz dedim. Kaptan şöyle bir gözlerime sertçe baktıktan sonra kararlı bir ses tonu ile peki bakalım dediğin gibi olsun dedi. Tekne Rumelihisarı'na yaklaştıkça heyecanımız da artıyordu. Cüneyt'e dönerek ya tam atlarken ayağımız kayar da denizin dibini boylarsak? Şeklinde tedirginliğimi ifade eden cümleler kurarken tekne de yavaş yavaş manevra yapacağı alana doğru ilerliyordu. 

Tekne Rumelihisarı açıklarına geldiğinde biz da Cüneyt ile birlikte atlayış pozisyonumuzu almıştık. Kaptan tekneyi U dönüşü ile kıyıya doğru ilerletmeye başladı ve artık kara ile mesafe oldukça azalmıştı. Ve yaklaşık 2-2.5 metre yaklaşmıştı ki Cüneyt gerilerek Uzun atlama şampiyonlarına taş çıkartacak bir eda ile güzel bir sıçrayışla artık Rumelihisar'da karaya ayak basmıştı. Ben ise halen teknedeydim. Ben de ondan cesaret alarak güzel bir sıçrayış ile artık karadaydım.

O an bir garip olmuştum. Adrenalinin ve heyecanın vermiş olduğu bir gerginlik hissi ( Denize düşme korkusu ve paniği )  ile karaya adım atmıştım ki birden tekneden ve Rumelihisarı sahil yolunda bulunan küçük bir grubun alkış sesleri ile kendime geldim. Bizim bu halimizi gören ve şaşıran bir grup insan bu cesaretimizi mi artık düştüğümüz bu komik durumdan mıdır bilinmez bir süre alkışlamışlardı :) Boğaz turu teknesini adeta taksi niyetine kullanmış olduk. Oradan Cüneyt ile Rumelihisarüstü' ne yani evimize doğru yola koyulduk.

Mesut YÜKSEL

0 yorum:

Yorum Gönder