20 Şubat 2015 Cuma

İNSANLIK ADINA BİR YAZI


   
  
İnsanoğlu varoluşundan itibaren evreni ve kendisini tanıma adına sürekli bir araştırma halinde olarak çeşitli görüşler öne sürmüştür. İçerisinde yaşadığımız evrende sınırlı bir hayat süren ve topluluk halinde yaşamak zorunda olan insan nasıl erdemli bir insan olabilir? Bu sorunun cevabını aramış ve çeşitli görüş ve felsefeler öne sürmüştür.

İlk çağ filozoflarının görüşlerini incelediğimizde insanlık erdemini "bilgili olmak kendini tanımak ve topluma faydalı bir insan olmak" olarak özetleyebiliriz. İlkel çağlardan itibaren insanlar daha kaliteli nasıl yaşayabilirim? Dürtüsünden hareket ile av hayvanlarını daha kolay avlama adına çeşitli aletler icat edip üretmişler, sonra ekip biçmeyi öğrenerek tarımsal alanda çeşitli yenilikler getirmişler ve canlanan bu sosyal kültür neticesinde üreten bir canlıya dönüşmüşlerdir.

Üretimin artması ile insanlar ürettikleri ürünleri pazarlayabileceği yeni şehirler, yeni pazarlar arayarak toplulukların sosyo kültürel kaynaşmalarını sağlamışlardır. Bu itibarla farklı etnik yapıda insanlar birbirleri ile ticaret yaparak etkileşim içinde olmuşlar ve bu etkileşim neticesinde hep daha iyiyi nasıl üretirim? Daha iyi ürünü nasıl alırım? Düşüncesi hakim olmaya başlamıştır.

Dolayısı ile sosyal, kültürel ve ticari ilişki içerisinde olan insanlar zamanla daha hırslı canlılara dönüşerek daha iyi yaşama adına güçlü güçsüzü yok eder düşüncesi ile hareket etmeye başladılar. Bu yaklaşım bir takım insani erdemleri zamanla yok etmeye başladı. İlk çağ filozoflarının öne sürdüğü "bilgili ve topluma yararı olan insan erdemli insandır" düşüncesi acaba toplumumuzda yeterince kabul gören bir davranış şekli midir?

Elbette erdemli insan olmanın yanında ahlaklı, dürüst, namuslu insan olma faziletleri de insan olma erdeminin içerisine dahil edebileceğimiz olgulardır. Çağımızda bilgiye ulaşmak internet sayesinde bir tık ötemizde. İsteyen istediği bilgiye anında ulaşabilecek imkanlara sahip. Dolayısı ile çağımızda normal insanlar aslında eski çağların filozofları kadar hatta onlardan çok daha fazla bilgiye sahipler. Madem yeterince bilgiliyiz o halde neden insani erdemlerimizi ve faziletlerimizi gün geçtikçe yitiriyoruz?

İnsanoğlu zamanla topluma faydalı bir insan olmaktan çok benmerkezci bir yapıya bürünerek sadece kendi çıkarları için yaşar bir hale geldi. Gündelik hayatımızda çevremizde sadece bize faydası olabilecek insanlar ile iletişim halinde olmayı tercih ediyoruz. Biri bizden bir şey istediği zaman yadırgıyoruz ve tepkide bulunuyoruz ama nedense başkalarından her şeyi istiyor ve bekliyoruz. Erdemli insan olmayı nasıl tanımlamıştık?

Önce kendisini tanıyıp bilgi sahibi olan sonra da topluma faydası olan insan olarak ifade etmiştik. Dolayısı ile günümüzde bir çok insan benmerkezci hırslı ve çıkarcı bir insan modeline dönüşüyor. Bu algı önce kendisine, sonra çevresine ve topluma hiçbir faydası olmayan insanlara dönüşmemizi tetikliyor. Sosyolojik açıdan meseleyi irdelediğimizde hiç de parlak olmayan bir toplumsal model ile karşılaşmaktayız.

Ticaret hayatında insanlar yeterince ahlaklı ve dürüst mü? Ürettiği yada sattığı ürünler yeterince kaliteli mi? Merdiven altı üretilen ürünler sağlıklı mı? Rakip firmalar gayri ahlaki yollara başvurarak birbirlerinin açığını kovalamıyor mu? Okulda arkadaşlarımız ile diyaloğumuz çoğu zaman çıkar üzerine mi kurulu? İş yerinde insanlar yeterince düzgün çalışıyor mu? İşverenler işçilerinin hakkını tam olarak verebiliyor mu? Her insan bu soruları vicdanına sorarak bir cevap aramaya çalıştığında net bir cevap bulamayacaktır.

Önce sen erdemli insan ol!, sonra çevrene örnek ol!, bu dalga toplumun tüm katmanlarına yayıldığında ortaya mutlu insanlar topluluğu çıkacaktır. Akıl, bilim ve medeniyetin yolu insanlığın  yolu olmalıdır. Topluma faydası olan insanı "erdemli insan" olarak yorumlayan ilk çağ filozofları ve yüce dinimizin Peygamberi (SAV) "İçinizden en hayırlı olanınız insanlığa en faydalı olanınızdır"! hadis-i şerifleri bize insan olarak insanlara faydalı olmamızı öğütlemişlerdir.
 
Hangimiz çevremizde kime faydalı olduk? İşveren olarak İşsiz ve mağdur bir insana yardım eli uzatarak iş verebildik mi? Zengin ve varlıklı birisi olarak çevremizdeki yoksul ve muhtaç insanlara bir faydamız olabildi mi? Bir şeyler biliyorsak bunları yazıya aktararak topluma faydalı olabildik mi?Erdemli insan olmak zordur, ancak imkansız da değildir.

Önce vicdanlı bir insan olarak insanlığın tüm güzelliklerini kendimizde zuhur ettiğini düşünelim. Ahlaklı ,dürüst ve yardımsever bir insan olarak topluma faydamız bulunsun. Unutmayın!, bir insan yaptığı kötü işlerle de bir iz bırakabilir ve insanlık adına kara bir leke gibi tarihin tozlu raflarında yer alabilir. Önemli olan topluma faydalı bir insan olabilme erdemi ve kuşaktan kuşağa bırakabileceğiniz temiz ve şerefli bir isimdir!

Mesut YÜKSEL

2 yorum:

Tamer Çemenli dedi ki...

"bilgili ve topluma yararı olan insan erdemli insandır"

Muhtemelen çağın hızlı gelişimi insanlara yeterince düşünecek zaman bırakmıyordur.

Sadece iki konuda bir kaç cümle yazmak istiyorum.

Yanıcı, yakıcı, yıkıcı ve öldürücü bombaları, silahları da icat edenler iyi bilgili ve erdemli insanlar değil miydi?

İyi insanları kötü insanlardan korumak için yapmamışlar mıydı?

Asıl olanı atlamıştık sanırım

Yada baktığımız yer doğru değildi.

"Telaşlanma; hastalandığın için değil, doğduğun için öleceksin." Mevlana

Lafı çok uzatmak istemiyorum ikinci mesele de şu internet te her ne kadar çok bilgi varmış gibi gözükse de derinlemesine bilgiye ulaşmak çok zor.

Harvard Kolejinin kütüphanesinde kurbağaları merak eden bir öğrenci için 37 adet kitap mevcut!

Sadece kurbağalar!

Oysa internette sadece kırıntıları.

İnsanı bir cevher gibi düşünürsek.

Ve biz şuanda o cevher kaynağını çok bol ve sonsuz sınırsız bir kaynak gibi rahatça harcıyoruz.



Ve bir link; umarım okuyacak zamanınız ve isteğiniz olur.

http://www.sdplatform.com/Dergi/584/Tabip-mi-doktor-mu-o-halde-hekim-kim.aspx

Telepatik dedi ki...

Değerli yorum ve düşünceniz için teşekkür ederim Tamer Bey

Yorum Gönder